Wednesday, November 28, 2012

Hediyeni Ver

Birden yazasım geldi.:-)
Bir iki haftadır aklımda olan bir şeyi paylaşmak istiyordum sizlerle.
İki hafta önce, geçen sene yarım kalmış transformal nefes seminerini bitirmek üzere Antalya'daydım. Daha önceki yazılarımda da paylaşmıştım transformal nefesi.
"Arınma" sürecim bu seminerde de devam etti.:-)

Bu arada ben yavaş yavaş anlamaya başladım ki her seminerin, oturumun, topluluğun kendine göre bir enerjisi var. Orada beraber bir şeyler yapıyor olmak insanın topluluk dinamiğiyle, bakış açılarıyla, enerjisiyle kendine tekrar tekrar bakmasını sağlıyor. Bu sefer ben de teslim olamama,öfke duyguları yoğundu. Egom kuvvetli şekilde dürtüp durdu beni. Bunun farkına vardığım anda yavaş yavaş rahatlamaya başladım.
Artık seminerin sonuna doğru dengemi tekrar bulduğumda, son seanslarda aklıma " insanlara hediyelerini ver düşüncesi gelip durdu". İnsanlara sarılıp onlara sana şunu vereyim, sana da bunu vereyim gibi duygular içindeydim. Tesadüf bu ya o tip bir törenle de semineri bitirdik.:-)

Bu duygu bir kaç gün içinde fikir olarak gelişmeye başladı ve sürekli zihnimde gidip geldi. Önce Antalya'da havaalanında Füsun ve Defneye hediye alırken, daha sonra Havaş servisine bindiğimde "Ah hediyeleri kabinde nasıl unuturum" derken. Gene Havaş servisinde arkadaşlara Charles Eisenstein'ın "Kutsal Ekonomi" adlı kitabını ve kitapta önerilen hediye ekonomisinin ne olduğunu anlatırken ....

Evet, o hafta üst üste sanki hediyeleri hatırlamam için konu dönüp dolaşıp farklı şekillerle geldi durdu karşıma. En son Füsun'un AÇEV için son 4 haftadır yaptığı 1. sınıflardaki çocuklara kitap okuma işini bana anlatırken kafama iyice yerleşti. Füsun bu işi yaparken öyle enerji doluyor ki her Cumartesi gönüllü olarak erkenden kalkıp gidip çocuklara kitapları canlandırarak anlatmaktan büyük keyif alıyor. Ne güzel hediye çocuklar için ne güzel hediye Füsun için. Çocuklar ve Füsun'un arasında harika bir ilişki oluştuğu belli Füsun'un hikayelerinden.

Ve .. ne kadar da yapmayı ihmal ettiğim bir şey. Oldukça kendime dönük bir adam olarak çok çalışmam gerek bu konuda .. Neyse ki Charles Eisenstein'ın kitap yetişiyor imdadıma. "Sistem bizi insanlardan ne alırız diye ilişki kurmaya öyle şartlamış ki, vermeyi unutuyoruz ". Yani kollektif bilinç çok güçlü, kapılmamak için önce farkındalık lazım.


Bir sonraki yazımda kitaptan biraz daha bahsetmeyi düşünüyorum ancak merak ederseniz aşağıdaki link bir fikir verebilir.

 


4 comments:

  1. bugün halil cibran'ın bir sözünü okudum mithadım, tam da senin yazına uygun bir söz idi, paylaşayım istedim:
    "Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir."
    Sanırım kendimizden verdiğimizde, gerçekten hediye verdiğimizi hissediyoruz...
    Bak beni de heyecanlandırdı yazın, ben de yazmaya başlayacağım...

    ReplyDelete
  2. 'we are the world, we make a better day, so let's start giving....' mitatım şu yılbaşı arifesinde çok isabetli olmuş yazın. yalnız seminerin sonunda sarılıp hediye verme seansını daha ayrıntılı dinlemek, kızmazsan gülmek, gülerken senin anlayışla devam etmeni yaşamak isterim.

    ReplyDelete
    Replies
    1. bizzat canlandıracağım Şebo'cum:-)Haydi az kaldı görüşmeye. Öptüm.

      Delete